8 Mayıs 2025 04:02

Covid-19’un sporu nasıl değiştirdiğine dair dersler

Barney Ronay*


Trompetler, davullar çalınsın, umut roketleri serbest bırakılsın. Kovid-19 salgını ile ilgili en tuhaf ve tatmin edici olmayan şeylerden biri aslında hiçbir zaman ortak bir bitiş tarihi olmamasıdır. Bu şaşırtıcı, çünkü katı ve sayısal kurallarla inşa edilmiş bir dönemdi. Tüm bunlar aynı anda oldu, bir başlangıç tarihi vardı. Ancak ulusal çapta prangalarımızdan kurtulmaya en çok yaklaştığımız gün, kendi zafer günümüz, temmuz 2021’di. Aslında bu tarih yalnızca bir futbol taraftarının kalça yanaklarının arasına bir işaret fişeği yerleştirip Londra’nın merkezindeki havaya bırakmasıydı. Bu bizim iyileşme anımız, birlik bayraklarımızdı. Spor: Her zaman bir şeyler sunar. Tıpkı o akşam (11 Temmuz 2021) “Wembley Stadyumu Ayaklanması”nda olduğu gibi.

Bu hafta, spor için önemli bir pandemi yıl dönümü. Sonun ya da başlangıcın değil ama işlerin önemli ölçüde değişmeye başlamasının yıl dönümü. Pandemi boyunca spordan tamamen arındırılmış tek ayın sona ermesinin üzerinden tam beş yıl geçti.

Birleşik Krallık’ta son canlı futbol etkinliği 11 Mart’ta Anfield’da oynanan Liverpool - Atletico Madrid karşılaşmasıydı. O sırada Boris Johnson ve hükümeti halen “sürü bağışıklığı” evresindeydi. Resmi pandemi raporu, o maç sonucunda 37 kişinin öldüğü sonucuna vardı. İki gün sonra Mikel Arteta’nın testi pozitif çıktı ve futbol başı çekti; Premier Lig ve EFL resmi oyalamalara rağmen kendi müsabakalarını iptal etti. Çok geçmeden Euro 2020, snooker ve kriket askıya alındı. İki hafta sonra Tokyo Olimpiyatları 2021’in hayalet oyunlarına sürgün edildi.

Ve 3 Mayıs’ta, beş yıl önce bu cumartesi, toprakta ilk kıpırtılar belirdi. Dünya Atletizm Birliği, iyi niyetli ama son derece tuhaf bir “Arka bahçe video sırıkla atlama” etkinliği düzenledi. İngiltere’de futbolcular yeniden antrenman yapmaya başladı. İki hafta içinde Bundesliga boş koltuklarla yeniden başladı.

Sporda -hem hiyerarşisinde hem de görünüşünde- bazı çok net değişiklikler oldu. Birçok yönden spor asla toparlanamadı.

Şimdi geriye dönüp baktığımızda pandemi FIFA için iyi oldu, BCCI (Hindistan Kriketi Yönetim Kurulu) için iyi oldu, Suudi Arabistan için iyi oldu. Ancak sporcu refahı için kötüydü, taban, katılım ve çocuk sağlığı için kötüydü.

Açıkçası kovid-19 FIFA’yla beraber Gianni Infantino (FIFA Başkanı) için de iyi oldu: “İyi bir krizin asla boşa gitmesine izin vermeyin.” Başka yerlerdeki mali çöküş, bir yandan Infantino’nun hırsını artırırken, diğer yandan da devlet adamı benzeri bir endişeyi sürekli kamuoyuna ifade etmek için harika bir fırsat sundu. Bu, Infantino’nun ‘Futbol İsa’sı’ kişiliğini ortaya koyduğu, FIFA’nın nakit rezervlerini sallandırdığı, gücüne direnmeye çalışan her kuruluşa haddini bildirdiği andı. Her türlü denetimden kurtulmuş otokratik bir varlık duygusu kodlandı. Genişletilmiş Kulüpler Dünya Kupası da oylama yapılmadan kabul edilen Suudi Arabistan Dünya Kupası da bundan kaynaklanıyor.

Taraftarların, yani fiziksel mekandaki gerçek insanların önceliği yok edildi. Maçlar geç saatlere alındı, bilet fiyatları fırladı. Boş sahalarda yalnız kalan televizyon, sahnenin kontrolünü ele geçirdi, hakemlere patronluk tasladı.

Krikette ise diğer tüm kriket takımları dağılırken, ‘biyogüvenlikli’ Hindistan Premier Ligi yılın merkezi haline geldi, Dubai’deki final 200 milyon kişi tarafından izlendi. Bu model TV tabanlı tarz ve yüksek BCCI/IPL yatırımı ile baskın hale getirildi.

Boks gelişti ve diğer pek çok spor dalı gibi temelde bir Suudi işi haline geldi. LIV golf, Suudi Grand Prix’si ve Newcastle United’ın satın alınması, masrafları karşılamaya, protestoları bastırmaya ve siyasi hırslarını güçlendirmeye istekli herkes için büyük bir ilerleme dönemi olarak görüldü.

Ölçeğin diğer ucundaki büyük trajedi ise katılıma, amatör spora ve halk sağlığına vurulan darbedir. Amatör spor yapılarının çoğu yok oldu ya da ölüme terk edildi. Pandemiden sonra yapılan çalışmalar, spordan kopan gençlerden oluşan bir “kayıp nesil” olduğunu öne sürdü. O zamandan bu yana çocukların fiziksel aktiviteleri değişti, cinsiyet ve sosyoekonomik konum etrafında kümelenen bir düşüş yaşandı. Çocukluk çağı obezitesi arttı ve ileri yaş gruplarında da devam etti. Ayrıca, pandeminin getirdiği acılar nedeniyle yaşam maliyetleri arttı ve fiziksel aktivite en çok da yoksullar arasında azaldı.

Beş yıl sonra, pandemide spor flu ve karışık bir manzara olmaya devam ediyor. En iyi ihtimalle bir tabakalaşmaya doğru ilerleme hikayesi. Sporun yöneticilerin ticari paranoyasına ne kadar bağlı olduğunu hatırlamakta fayda var. Ve sadece bedenen orada olma hakkını değil, hem katılımcı hem de izleyici olarak gösterinin merkezinde olma hakkını korumak hayati önem taşıyor.

* Bu yazının uzun hali, 2 Mayıs’ta The Guardian’da yayımlanmıştır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

TÜPRAŞ’ta öfke seli

TÜPRAŞ’ta öfke seli

Ülkenin en büyük sanayi kuruluşu ve kârlılık oranı en yüksek şirketi TÜPRAŞ’taki toplu sözleşme, gece yarısı operasyonuyla imzalandı. İşçi ücretlerine yapılan zam, Erdoğan-Şimşek programının hedeflerine uygun olarak yüzde 35 oldu. Hem düşük zamma hem de sözleşmenin kendilerine sorulmadan imzalanmasına tepki gösteren TÜPRAŞ işçileri, yürüyüş yaptı, yol kapattı. İşçiler ek protokol istedi.

35-40 bin TL Sözleşme öncesi TÜPRAŞ’taki ortalama işçi ücretleri

608 bin TL Bir ayda bir işçiden elde ettiği net kâr

78 bin 292 TL Türk-İş'in açıkladığı yoksulluk sınırı

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sabaha karşı imzalanan yüzde 35'lik zammı kabul etmeyen TÜPRAŞ işçileri yürüyüşe geçti.

Evrensel'i Takip Et